Ana içeriğe atla

Uyuşturucu kaçakçılığından silah kaçakçılığına: Mit tırları


Adana’da durdurulan patlayıcı yüklü 3 tır, Ankara’dan yapılan bir ihbar neticesinde durdurulmuştu. Yapılan ihbarda Adana’ya doğru gelen 3 tırın patlayıcı yüklü olduğu ifade ediliyordu. Türkiye’nin gündemini değiştiren tırların durdurulması olayı bu ihbarla başlamıştı.


O ihbarın öncesine kadar ki sürece bakıldığında ise yapılan soruşturma sonucu ihbarı yapan kişinin bir asker olduğu ortaya çıkmıştı. Üstelik tırlarda görev alan MİT personelinin, 29 kişilik bir uyuşturucu kaçakçılığı dosyasında yer alan 7 kişi olduğu da yapılan soruşturma ile açığa çıktı.


Patlayıcı yüklü tırlarla ilgili dosyaya göre Ankara İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü tarafından uyuşturucu madde ve kaçakçılıkla mücadele kanunu kapsamında  29 kişiye ait 42 telefon numarası için Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nden önleyici dinleme kararı alınıyor. (2014/51, 2014/122. 2014/144 teknik takip numaralı kararlar)


Uzman Çavuş G.M.'nin ifadesine göre 8 Ocak 2014 tarihinde AKOM Jandarma Çavuş M.Ö. önleme kapsamında dinleme talebinde bulunmuştu. Konusu da uyuşturucu kaçakçılığı idi. Dinleme kapsamında şahısların aralarındaki görüşmeyi daha da detaylandırmak amacıyla 14 Ocak günü yeni bir talepte bulunuluyor. Mahkeme de bu konuda karar veriyor. 17 Ocak günü ise şahısların görüşme ve hareketlerini daha da detaylı olarak tespit etmek amacıyla bir kez daha mahkemeden karar alınıyor.


18 Ocak 2014 günü saat: 15.00 sıralarında Uzman Çavuş G.M., İl Jandarma Komutanlığındaki görev yerine geliyor. Bu esnada dinlediği bir numaranın şüpheli hareketlerini görüyor. Bu görüşmelerde " Açık mı olsun, kapalı mı olsun, 3 tane misafirimiz var. Gece 12 de buluşacak her zamanki yerde, 01.00'dede hareket var" şeklinde üstü kapalı görüşmelere tanık oluyor. Bunun üzerine amiri Yüzbaşı H.G.'yi arıyor ve durumdan haberdar ediyor.


Uzman Çavuş G.M., sonrasında yaşananları şöyle anlatıyor:

"H. Yüzbaşı'yı aradım. Alay'da kendisiyle görüştük. Görüşmenin içeriğini bu şekilde görüştük. Kendisi de " takip edelim. Bir hareketlilik olursa ve göreve çıkarsanız haberim olsun" dedi. ben dinlemeyi takip ettim gece saat: 22.30 da şahısların buluşmasına yakın unsurumu topladım. Sistemin başında A. Uzman çavuşu bırakarak. Kendim ve C.Uzmanımla birlikte göreve çıkmak için hazırlık yapıyordum. Bu esnada sistemin başında bulunan Uzman çavuş A., "Şüpheli şahıslarda Çubuk yoluna doğru bir hareketlenme var. Çıkmayın" dedi. Ben bu yüzden yarım saat yada bir saat kadar bekledim. Sonra bu şahıslar Gölbaşı istikametine doğru harekete geçtiklerini telefon baz sisteminden gördük. Bunun üzerine ben C. Uzmanımla Gölbaşına doğru hareket ettik. Gölbaşının girişinde A. Uzman'a yerimizi söyledik. Kendisi de şüpheli şahısların bizim hemen yanımızdan geçiyor olmaları lazım diye söyledi. Çünkü o hem bizim bulunduğumuz yeri. Hemde şüpheli şahısların bulunduğu yeri sistemdeki baz hareketliliğinden takip edebiliyor. Yani şehir içerisinde çok miktarda baz istasyonu bulunduğundan takip edilen telefonların hangi baz istasyonu içerisinde tespit etmek mümkündür. Dolayısıyla takip edilen telefonların dar kapsamdaki hangi baz istasyonu kapsamında olduğunu görmekteyiz. Bu bilgiyi aldıktan hemen sonra 3 adet tır arka arkaya, konvoy halinde yanımızdan geçti. bizim yaptığımız çalışmalarda genellikle doğudan batıya uyuşturucu kaçakçılığı yapıldığı halde 3 tane tırın Batıdan doğuya gitmesine bir anlam veremedik. Ben bu yüzden tekrar teyid etmek maksadıyla sistemin başındaki A.Uzman'ı aradım. Kendisine noktamızı verip bir daha teyid etmesini istedim. O da bize doğruladı. Bende bu 3 tırın plaka numaralarını aldım. Daha sonra geri dönüşe geçtim. H.Yüzbaşıyı aradım. Bilgi verdim. Oda bana yüz yüze görüşelim dedi. Bu esnada 19 Ocak 2014 günü gece saat: 04.00 suları olmuştu. H. Yüzbaşıyla evinin yakınında buluştum. Kendisine durumu arz ettim. 3 tane tır gördüğümü, üzerlerinde de konteyner yük olduğunu söyledim.  Kendisine bunların terör örgütlerine giden silah ve patlayıcı madde olabileceğini söyledim. Çünkü daha önce iki aylık dönem içerisinde, takip ettiğimiz dosya kapsamında İstanbuldan çalınan çeşitli araçlar Ankara üzerinden Hatay'a oradan da Suriye'ye kaçırıldığını tespit etmiştik. Bu şahıslardan da 19'u tutuklanmıştı. Bu şahıslardan da 3 tanesinin El Kaide terör örgütünün üyesi olduğunu öğrenmiştim. Bu 22 araçtan bir tanesinin de tır olduğunu biliyordum. Bu yüzden buna benzer bir faaliyet olabileceğini düşündüm. H. Yüzbaşı bana kaçakçılık konusuna girmiyorsa boşver dedi. Bunun üzerine kendisiyle ayrıldım. Ben Keçiörendeki evime doğru hareket ettim. Ancak şahısları merak ettiğimden dolayı şüpheli numarayı tekrar merak ettiğimden, tekrar şubeye dönerek sistem başına geçtim. Herhangi bir görüşme yapılıp yapılmadığını kontrol ettim. Herhangi bir görüşme yapılmamıştı. Kendileri de baz hareketlerinden Aksaray yönünde olduklarını tespit ettim. Bu esnada H. Yüzbaşı beni aradı. Nerede olduğumu sordu. Bende şubede olduğumu söyleyince seninle orada yüz yüze görüşelim dedi. H. yüzbaşıyla şubede görüştük. Hakan yüzbaşı bana bu olayı çok abarttığımı, kafaya çok taktığımı söyleyince bende kendisine " Komutanım bunların içerisinde patlayıcı madde varsa bunun vicdani sorumluluğunu verebilecek misiniz. Bunlar İstanbuldan çalınan araçlara benzer bir faaliyet ise ne yapacaksınız" dedim. Kendisi pek aldırış etmedi. Teselli verircesine konuşmaya devam etti. Bunun üzerine şubeden kendi araçlarımıza binerek çıkış yaptık. Ben Hakan Yüzbaşıya araçlarımıza binerken ankesörlü telefon kartı satan bir yer var mı diye sordum. O da bana Demet mahallesindeki 1. Caddesinin girişinde telefon kartı satan bir yer olduğunu söyledi. Araçlarımızla birlikte hareket ederek oraya doğru gittik. Kendisi açık büfeyi görünce orada durdu. Bende az ilerde durmuştum. Kendisi aşağıya inerek büfeden kartı alıp geldi. Bana telefon kartını ne yapacağımı sordu. Ben de haber elemanına vereceğimi söyledim. Kendisi de "şimdimi görüşme yapıp kartı vereceksin" dedi. Bunun üzerine kendisi bana " Senin tek görüşmen uygun değil, bende geleyim. Birlikte verelim " dedi. Çünkü bizlerin bir haber elemanıyla tek başımıza görüşmemiz yönergelerimize aykırıdır. Bu yüzden yanımda gelmek istediğini söyledi. Sonra kendisinin arabasını evinin önüne bıraktık H. Yüzbaşım benim aracıma bindi birlikte Etlik semtine doğru hareket ettik. Etlik semtinde aracı ara sokağa park ederek ben araçtan indim. Yüzbaşı H.'a " Haber elemanı evde mi değil mi ben bir bakıp geleyim " dedim.  Kendisi de kabul etti. Sonra ben az ileride cadde üzerinde bulunan ankesörlü telefondan Adana İl Jandarma komutanlığına bağlı 0322 323 .... İle başlayan telefonu aradım. İhbarda bulunacağımı söyleyince kendisi bana 0322 156 00 00 nolu telefonu aramamı istedi. Bende tamam diyerek bu numarayı aradım. İhbarda bulunacağımı söyledim. Ankara'dan Adana'ya doğru hareket eden 3 tır olduğunu söyledim. 3 tırın hareket halinde olduğunu söyledim.İçerisinde terör örgütlerine giden patlayıcı madde olabileceğini söyledim. plakaları verdim. Daha sonra telefonu kapattım. Araca geri döndüm. H. Yüzbaşıya eleman evde değilmiş dedim. Araca binip onu evine bıraktım. Bende şubeye geçtim. Şubede ben rutin işlerime devam ettim. İhbar saatimi tam hatırlamıyorum. Sabah saat: 07.30 olabilir.  Ben bu ihbarı Aksaray'a Niğde"ye yapmayışımın sebebi, gerekli hazırlık süresini düşünerek arama yapılamayacağını düşündüğümden dolayıdır. Bu nedenle Adana'ya yaptım. Benim aklımdan Adana geçtiği için Adana'ya yaptım. ben daha sonra H. yüzbaşıyı evine bıraktım iş yerime döndüm. Bu esnada haberlerde bizim takip ettiğimiz tırların Adana'da durdurulduğunu ve MİT'e ait olduğunu öğrendim. Bunun üzerine 20 Ocak 2014 günü itibariyle önleme dinlemesini sonlandırdık."



Soruşturma dosyasında, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı, 27/03/2014 tarihinde 2014/178 - 55643277 sayılı yazısı il uyuşturucu ticareti ve kaçakçılık şüphesiyle dinlenen 29 kişiden 6 kişinin Mit Personeli olduğunu ve dinleme yapılan 1 kişiye ait telefonun da bir MİT personelinin eşine ait olduğunu belirtiliyor. Yazıda, bu kişilerin tamamının aynı zamanda Adana’da durdurulan tırlarla ilgili söz konusu faaliyeti yürüten (silah yüklü tırlar) personel olduğu ve bu telefonların da bu faaliyetlerde kullanıldığı bildiriliyor.


Patlayıcı yüklü tırlarda görev alan MİT personeli, MİT tarafından gönderilen yazıya göre aynı zamanda Ankara Jandarma İstihbarat tarafından uyuşturucu kaçakçılığı yaptıkları şüphesiyle dinlemeye alınan 29 kişi içerisinde yer alıyor.


19 Ocak 2014 tarihinde durdurulan tırlara, içerisinde MİT personelinin bulunduğu AUDİ marka bir araç refakat ediyordu. Cumhuriyet Gazetesi, arama sırasında güvenlik güçlerince çekilmiş görüntüleri yayınlamıştı. Bu görüntülerde de MİT personelinin bulunduğu aracın bagajında siyah, büyük bir poşet olduğu görülüyor. Görüntülerde, askerler “toz, eldiven getir” diye sesleniyor birbirine. Görüntüdeki bu detayı sorduğumuz kaynaklar, siyah torba içerisinde yer alan tozun, uyuşturucu madde olduğunu ileri sürüyor. Yine aynı kaynaklar, tırlarda yaptıkları aramalarda, önce ilaç kutularını gördüklerini ifade ediyor. İlaç kutularının altında, silah ve mühimmat gördüklerini, silah ve mühimmatın altında ise para ve altın gördüklerini ifade ediyor. Anlaşılan tırlarda sadece silah ve mühimmattan oluşan insani yardım(!) yoktu…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çaycılıktan suç imparatorluğuna: Galip Öztürk'ün hayatı

Cinayete azmettirmek ve çeşitli suçlardan müebbet ve 11 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan Metro Turizm'in sahibi Galip Öztürk, son günlerde tekrar gündeme geldi. Metro Turizm'e ait otobüslerin kaza yapması üzerine gündeme gelen Öztürk hakkında sosyal medyada çeşitli yorumlar yapıldı. Öztürk'ün kim olduğu, ne ile suçlandığı ve Öztürk'ün iddia ettiği gibi gerçekten bir kumpasa mı uğradığı tartışılan başlıca konulardandı. Peki Galip Öztürk kim? İşte çaycılıkla başlayan ve kimilerine göre suç imparatorluğu kimilerine göre ise iş adamı olan Öztürk'ün hayat hikayesi... Galip Öztürk, 19 Nisan 1965 tarihinde Samsun’un Ayvacık ilçesinde ailesinin beş çocuğundan biri olarak doğdu. İlköğrenimini Çarşamba'da tamamladıktan sonra 13 yaşındayken İstanbul'a giderek Topkapı'da bir çay ocağında çalışmaya başladı. Ardından o zamanlar Topkapı'da bulunan şehir terminalinde çay ocağı ve tuvalet işletmeciliği yapmaya başladı. Kısa sürede zengin olmak isteyen Öztürk

Suikast takibi Sarraf'a uzanmış

17 Aralık'taki rüşvet ve yolsuzluk operasyonunda tutuklanan Rıza Sarraf ile ilgili şok bir belge ortaya çıktı.  Fatih Yağmur - RADİKAL 25.01.2014 Suudi Arabistan’ın ABD Büyükelçisi’ne Eylül 2011’de suikast hazırlığı yaparken tutuklanan İran asıllı Mansour Arbabslar’a gönderilen 1.5 milyon doların izini süren FBI’ın yolu Türkiye ’ye çıktı. Paranın Türkiye’deki iki şirket üzerinden gönderildiğini tespit eden FBI, MİT’ten yardım istedi. MİT’in hazırladığı raporda, söz konusu şirketlerin Rıza Sarraf’la bağlantılı olduğu tespit edildi. Arbabslar’ın hem mahkeme hem de polis sorgusunda suikast için İran’a seyahatler gerçekleştirdiğini, burada İran’ın Kudüs Güçleri’nde sorumlu düzeyde görevli kişilerle toplantılar yaparak suikastin nasıl icra edileceğini kararlaştırdıklarını belirttiği ifade ediliyor.  BM’de kınanmıştı  İddiaya göre, İran’dan 1.5 milyon dolar alan Arbabslar, Washington’un en işlek bölgelerinin birinde Suudi Arabistan Büyükelçisi yemek yerken bulunduğu restoranı patlat