Ana içeriğe atla

Çaycılıktan suç imparatorluğuna: Galip Öztürk'ün hayatı


Cinayete azmettirmek ve çeşitli suçlardan müebbet ve 11 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan Metro Turizm'in sahibi Galip Öztürk, son günlerde tekrar gündeme geldi. Metro Turizm'e ait otobüslerin kaza yapması üzerine gündeme gelen Öztürk hakkında sosyal medyada çeşitli yorumlar yapıldı. Öztürk'ün kim olduğu, ne ile suçlandığı ve Öztürk'ün iddia ettiği gibi gerçekten bir kumpasa mı uğradığı tartışılan başlıca konulardandı. Peki Galip Öztürk kim? İşte çaycılıkla başlayan ve kimilerine göre suç imparatorluğu kimilerine göre ise iş adamı olan Öztürk'ün hayat hikayesi...

Galip Öztürk, 19 Nisan 1965 tarihinde Samsun’un Ayvacık ilçesinde ailesinin beş çocuğundan biri olarak doğdu. İlköğrenimini Çarşamba'da tamamladıktan sonra 13 yaşındayken İstanbul'a giderek Topkapı'da bir çay ocağında çalışmaya başladı. Ardından o zamanlar Topkapı'da bulunan şehir terminalinde çay ocağı ve tuvalet işletmeciliği yapmaya başladı. Kısa sürede zengin olmak isteyen Öztürk, elinde hiç otobüs olmamasına rağmen otogardan bir yazıhane kiralayarak 'Star Turizm' isimli firmayı kurdu. Firma bünyesinde kendisine ait aracı olmadığından, araç sahiplerinden komisyon alarak ve çaycılığa devam ederek geçimini sağladı. Savcı Muammer Akkaş'ın hazırladığı iddianameye göre uyuşturucu madde kaçakçısı olan Hurşit Yavaş ile Star otobüs firmasını kurdu. Öztürk'ün hayatı, Yavaş ile tanıştıktan sonra değişti. Yaptıkları anlaşmaya göre; sermayeyi Yavaş sağlayacaktı. Öztürk, şirkete sermaye koyamadığı için elde edilecek gelirden daha az pay almayı kabul etti ve eşit ortak sayıldı. Hurşit Yavaş, uyuşturucudan kazandığı söylenen parayla çok sayıda otobüs satın alarak şirketi büyüttü. Bu arada da diğer işlerine devam ediyordu. Yavaş, 1994'te İtalya'da yakalandı ve uyuşturucu kaçakçılığı suçlamasıyla cezaevine girdi. Galip Öztürk Star Turizm'in tüm varlıklarını kendi üzerine geçirdi. Yavaş, servetini ele geçirdiği iddia edilen Öztürk'e kaldığı cezaevinden de mektup göndererek gasp ettiğini iddia ettiği servetini geri vermesini istemişti.


Uyuşturucu baronu Yavaş'ın servetine kondu'Avrupa uyuşturucu baronu olarak' anılan ve kendi hikayesinden esinlenilerek Pars: Kiraz Operasyonu filmine konu olan Hurşit Yavaş'ın uyuşturucu madde kaçakçılığı yüzünden 1994 yılında İtalya'da yakalanması üzerine Galip Öztürk, Hurşit Yavaş'ın kardeşi olan Sebahattin Yavaş'tan Hurşit Yavaş'ın tüm mal varlığını devraldı. 2007 yılında cezasını tamamlayarak Türkiye'ye teslim edilen Hurşit Yavaş ile Galip Öztürk arasında mal varlığı yüzünden husumet de yaşandı. Bu nedenle Hurşit Yavaş ve Galip Öztürk hakkında çıkar amaçlı suç örgütü kapsamında teknik takip başlatıldı. Soruşturma sırasında Galip Öztürk liderliğinde ayrı bir örgütsel yapılanmanın olduğu tespit edildi. Sahibi olduğu Metro Turizm şirketi ile diğer turizm firma sahiplerini haksız rekabet ve tehditle sindirdiği, bu şekilde bazı turizm firmalarını piyasa değerinin çok altında satın aldığı, otogar işletmeciliği ve dinlenme tesisleri işletmeciliği yaparken örgütsel gücünden faydalanarak rakiplerine gözdağı verdiği, ihalelere fesat karıştırdığı ve  rüşvet verdiği Öztürk hakkındaki suçlamalardan bazıları...

Galip Öztürk, 1992 yılının Kasım ayında Metro Turizm'i kurdu. Önceleri İstanbul-Ankara hattında üç otobüsle işe başladı, daha sonra hızla büyümeye başladı.

Galip Öztürk, 28 Eylül 1996 tarihinde Beyoğlu'nda Kuvvet Köseoğlu'nun öldürüldüğü olayla ilgili ifadesi alındı ve Galip Öztürk, bu tarihten sonra yaşamını sürdürdüğü ABD'ye, Hakan Demirci adına düzenlenmiş sahte pasaportla giriş yaptı. ABD'de Fatma Çakır isimli kadınla resmi evlilik gerçekleştirdi. Ayrıca Stars Cars Inc. adlı bir şirkete ortak oldu.

2000 yılında Uluslararası Anadolu ve Trakya Otobüsçüler Derneği’nin başkanlığına seçildi. Aynı yıl Büyük İstanbul Otobüs İşletmeleri AŞ’nin de yönetim kurulu başkanı seçildi. 4 Ocak 2005 tarihinde Türkiye Otobüsçüler Federasyonunu kurdu ve bu federasyonun kurucu başkanlığı görevini üstlendi. Galip Öztürk 40'ın üzerinde şirkete sahip. Büyük İstanbul Otogarı ve Kayseri Şehirlerarası Otobüs Terminali’nin işletmesi, Samsun Yusuf Ziya Yılmaz Otogarı, Çarşamba ve Havza terminalleri’nin de sahibi. Galip Öztürk, 5 Temmuz 2003 tarihinde çıkar amaçlı suç örgütü oluşturmak suçuyla yargılanmasına rağmen daha sonra serbest bırakıldı. 2005'te Van Et'i satın aldı. 2009 yılının başında Metro Turizm'i halka açmak için Van Et'e sattı. 2009'un son aylarında ise bir iş adamına zorla 2 milyon liralık senet imzalattığı iddiasıyla gözaltına alındı. 29 Şubat 2012'de Tehditle çek-senet tahsilatı yaptığı iddiasıyla gözaltına alındıktan sonra, tutuklanarak Metris Cezaevi'ne gönderildi.

Çaycılıkla başlayan holding patronu olarak devam eden Galip Öztürk, hakkında hazırlanan iddianameye göre Başbakanlık müsteşarından Mehmet Ağar'a kadar uzanan bir ilişki ağı kurdu. Rüşvet, soruşturmaları etkilemeye teşebbüs, gazeteci ve polislere tehdit, ihaleye fesat, başkasına ait arazinin işgali, borsada manipülasyon yapmak suçlamalardan bazılarıydı. Savcı Galip Öztürk'ün 145 yıla kadar hapsini istemişti. İddianamede Öztürk’ün suç kabul edilen faaliyetlerini yürütürken cezalardan kurtulmak için SPK, Danıştay yöneticileri, savcılar ve milletvekilleriyle ilişki kurduğu öne sürüldü. İddialardan bazıları şöyleydi:

Başbakanlık müsteşar yardımcısı ile ilişkisiBaşbakanlık Müsteşar Yardımcısı Abdulkerim Emek, örgüte yardımla, Galip Öztürk'ün lideri olduğu iddia edilen örgütte, örgüt yöneticilerinin talimatlarını yerine getirmek, örgütün haksız çıkar elde etmesi için yardımcı olmakla suçlanıyordu. Abdülkerim Emek'e yönelik suçlamalar arasında gelişmelerden örgüt yöneticilerine bilgi vermek, çıkar amaçlı örgütün üyesi olmamakla birlikte örgüte yardım etmek ve örgüt adına faaliyetlerde bulunmak da bulunuyor. Emek'in, SPK üye ve 2. başkanlığı sırasında SPK kararlarını örgüt lehine etkilediği de yer alıyordu. İddiaların ardından Emek, dönemin Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala'ya istifasını sunmuştu. İstifasının ardından Emek, Metro Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve CEO'su olarak Galip Öztürk'e ait şirkette işe başlamıştı. Emek, 2015 genel seçimlerinde AKP'den milletvekili aday adayı olmuştu.

SPK’yla ilişki: Sermaye Piyasası Kanunu’na aykırı hareket ettiği, borsada manipülasyon yaptığı belirtilen Öztürk’ün hakkında işlem yapılmasını engellemek amacıyla SPK üyeleriyle ilişki kurmaya çalıştığı, eski SPK üyesi şimdiki Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Abdülkerim Emek’in de bu konuda ‘örgüt lehine çalışma yürüttüğü’ öne sürülüyordu.

Danıştay’a hediye: Öztürk’ün talimatıyla bazı şüphelilerin Rekabet Kurumu’nca verilen cezanın iptali için Danıştay Genel Sekreteri H.P.’ye hediyeler aldığı iddia ediliyordu.

Savcıya rüşvet: Öztürk’ün onayıyla örgüt üyelerinin işlerini takip etmesi için savcı M.E’ye düzenli olarak para verildiği belirtiliyordu.

İsrail ajanlarıyla işbirliği’: İddianamede C.K. ile H.B.K. isimli kişiler arasında şu görüşme dikkat çekiyordu: C.K: “Ne yapıyorsun, bu Huntur’u takip ediyor musun?” H.B.K.: “Onu aldık Karantiya baba,.., Ona değişik bir proje yaptım. İsrail ajanlarıyla işbirliği yapıyor, o arabalarda gizli bölmeler var.”

CHP'li vekillerle ilişkisi
Öztürk ile şüphelilerden Tarık Cengiz arasında 4 Aralık 2010’da yapılan bir görüşmeyle ilgili iddianamede “Dönemin CHP Genel Sekreteri Süheyl Batum’un CHP kurultayı için Galip Öztürk’ten maddi destek istediğine dair görüşmedir” deniyor. CHP Samsun Milletvekili Ahmet Haluk Koç’un da şüphelilerden Necmi Hatipoğlu’yla telefon görüşmelerine yer verilen iddianamede “Öztürk’ün Koç’a otobüs desteği verdiğini gösterir görüşmedir” deniliyordu.

Mehmet Ağar'a rica
Öztürk, 6 Kasım 2011’de telefondaki Mehmet Ağar’a “Abi benim bir ricam var İzmir Valimizle ilgili, senin çok iyi dostunmuş, tanıyorsun herhalde... Bir ruhsatımız var orada da genelgede çıktı ama imzayı herhalde bekletiyormuş” diyor. Ağar da “Pazartesi bi konuşayım” cevabını veriyor. Galip Öztürk, 6 Kasım 2011’de Aydın Yenipazar tutuklu bulunan Mehmet Ağar ile yaptığı telefon görüşmesinde altın madeni ruhsatı için Ağar’dan yardımda bulunuyor. Öztürk Ağar ile konuşmasında “Abi benim bir ricam var senden bu İzmir Valimizle ilgili senin çok iyi bir dostunmuş herhalde tanıyorsun,.., Bir ruhsatımız var orada da genelgede çıktı ama imzayı herhalde bekletiyormuş” diyor. Ağar ise “Ne ruhsatı” diyor Öztürk devamında “Altıntepede bizim bir madenimiz var da maden altın madeniyle ilgili her şeyimizi bitirdik sadece bütün evraklarımız da tamam önünde imzada bir genelge bekliyordum diyordu genelge de çıktı…ama sanıyorum dosyamız her şeyimizi de tamamladık dediler ki tek patronun şeyi geçer dediler” diyor. Mehmet Ağar ise “Pazartesi bi konuşayım ben kendisiyle” diyor.

Ağar 1 ayda halleti
Bu konuşmadan bir ay sonra şehre beş kilometre uzaklıkta olan ve İzmir Karşıyaka Sancaklı Köyü Altıntepe mevkiinde bulunan altın madeni için Metro Altın İşletmeciliği A.Ş’ye, İzmir İl Özel İdaresince, 3 Aralık 2010’da ‘’2'nci sınıf işyeri açma ve çalışma ruhsatı’’ verildi. İzmir'in Karşıyaka ilçesi Yamanlar Dağı etekleri Arapdağı bölgesi Altıntepe mevkiindeki altın madeni işletmesi ‘’Doğaya ve insan sağlığına zararı olduğu’’ gerekçesiyle tartışma konusu da yapılmıştı. Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak ve Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu altın madenine karşı çıkmıştı. Ancak Valiliğe bağlı olan İl Özel İdaresi, ‘’Metro A. Ş. tarafından işletilecek altın-gümüş yeraltı maden ocağı ocağının ruhsat dosyasındaki bilgi ve belgelerin tam olduğu tespit edilmiş olup, İdaremiz tarafından 3 Aralık 2010 tarihinde 2'nci sınıf işyeri açma ve çalışma ruhsatı tanzim edilmiştir' diyerek onay verdi. Ruhsatın Mehmet Ağar ile Galip Öztürk arasındaki telefon konuşmasından bir ay sonra verilmesi de dikkat çekmişti.

Baskını öğrendi, kaçamadı İddianameye göre, operasyonu önceden öğrenen Öztürk, Bulgaristan üzerinden kaçmak için evinden ayrılırken yakalandı. Öztürk’ün devlet kurumları ve siyasilerle bağlantı kurarak bazı suçlarla ilgili ceza almasını engellediği öne sürülerek, “Rakiplerini bürokratik, adli ve siyasi bağlantılarıyla saf dışı bıraktı, iflasa zorladı. Otobüs firmaları iflas etmemek için şikâyet etmedi” deniliyordu.

18 Nisan 2013 tarihinde ise Mahkeme, tutuklu olan Galip Öztürk'ün tahliyesine karar verdi. İddianamede 16 eylem ile suçlanan Galip Öztürk, “haksız ekonomik çıkar sağlamak amacıyla silahsız suç örgütü’ kurmak suçundan 2 yıl 11 ay, 2 farklı ‘tehdit’ suçundan 4 yıl 2 ay, ‘ihaleye fesat karıştırma’ suçundan 4 yıl 2 ay olmak üzere toplam 11 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Öztürk’ün ‘yargı görevini yapanı etkilemeye teşebbüs’ suçundan aldığı 10 ay hapis cezasında ise hükmün açıklanması geri bırakıldı. Mahkeme Öztürk'ü “hakkındaki delillerin toplanmış olması, tutuklama sebep ve şartlarının devam etmiyor olması gerekçeleriyle tahliye etti. Öztürk'ün tahliye edilmesi kamuoyunda da tartışma konusu olmuştu.

Cinayete azmettirmekten müebbet hapis cezası aldı
Galip Öztürk'ün, bir başka mahkemede görülen ve 12 yıl süren 1996 yılında öldürülen işlenen Kudret Köseoğlu cinayeti davasını da karara bağlamıştı. Cinayetin azmettiricisi olduğu öne sürülen Öztürk davada önce ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Öztürk'ün duruşmalardaki iyi halini göz önüne alan mahkeme cezayı müebbet hapse çevirdi. Mahkeme Öztürk'ün 4616 sayılı Şartı Salıverilme ve Erteleme Yasası kapsamında olduğunu belirterek Öztürk'ün bu yasadan yararlanmasına hükmetti. Öztürk'ün başka bir suçtan tutuklu olduğunu belirten mahkeme yeni bir tutukluluk kararı vermedi ve Öztürk'e sadece yurt dışına çıkış yasağı koydu. Böylelikle bir davadan 11 yıl 3 ay, diğer davadan da müebbet hapis cezası alan Öztürk tahliye edildi.

Yargıtay onadı, Öztürk kaçtıYargıtay, 2014'ün Ekim ayında Galip Öztürk'ün cinayete azmettirmek suçundan aldığı müebbet hapis cezasını onadı. Cezasının onanmasının ardından Galip Öztürk'ün borsada işlem gören şirketleri bir anda yüzde 10 değer kaybetti. Yargıtay'ın onadığı karara göre Öztürk 6 yıl hapis yatacaktı. Müebbet hapis cezasına çarptırılan Öztürk'ün, suçun işlendiği tarih göz önüne alınarak kamuoyunda 'Rahşan affı' olarak bilinen aftan yararlanmasına hükmedilmişti. Yargıtay'ın kararınından 1 ay kadar önce Öztürk, Twitter hesabından Gürcistan'da olduğuna dair paylaşımlarda bulunmuştu. Kararın ardından hapis yatması kesinleşince Öztürk bir daha da Türkiye'ye dönmedi. Öztürk'ün hakkındaki kararı bildiği için planlı bir şekilde bir daha dönmemek üzere Gürcistan'a gittiği ifade ediliyordu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Suikast takibi Sarraf'a uzanmış

17 Aralık'taki rüşvet ve yolsuzluk operasyonunda tutuklanan Rıza Sarraf ile ilgili şok bir belge ortaya çıktı.  Fatih Yağmur - RADİKAL 25.01.2014 Suudi Arabistan’ın ABD Büyükelçisi’ne Eylül 2011’de suikast hazırlığı yaparken tutuklanan İran asıllı Mansour Arbabslar’a gönderilen 1.5 milyon doların izini süren FBI’ın yolu Türkiye ’ye çıktı. Paranın Türkiye’deki iki şirket üzerinden gönderildiğini tespit eden FBI, MİT’ten yardım istedi. MİT’in hazırladığı raporda, söz konusu şirketlerin Rıza Sarraf’la bağlantılı olduğu tespit edildi. Arbabslar’ın hem mahkeme hem de polis sorgusunda suikast için İran’a seyahatler gerçekleştirdiğini, burada İran’ın Kudüs Güçleri’nde sorumlu düzeyde görevli kişilerle toplantılar yaparak suikastin nasıl icra edileceğini kararlaştırdıklarını belirttiği ifade ediliyor.  BM’de kınanmıştı  İddiaya göre, İran’dan 1.5 milyon dolar alan Arbabslar, Washington’un en işlek bölgelerinin birinde Suudi Arabistan Büyükelçisi yemek yerken bulunduğu restoranı patlat

Uyuşturucu kaçakçılığından silah kaçakçılığına: Mit tırları

Adana’da durdurulan patlayıcı yüklü 3 tır, Ankara’dan yapılan bir ihbar neticesinde durdurulmuştu. Yapılan ihbarda Adana’ya doğru gelen 3 tırın patlayıcı yüklü olduğu ifade ediliyordu. Türkiye’nin gündemini değiştiren tırların durdurulması olayı bu ihbarla başlamıştı. O ihbarın öncesine kadar ki sürece bakıldığında ise yapılan soruşturma sonucu ihbarı yapan kişinin bir asker olduğu ortaya çıkmıştı. Üstelik tırlarda görev alan MİT personelinin, 29 kişilik bir uyuşturucu kaçakçılığı dosyasında yer alan 7 kişi olduğu da yapılan soruşturma ile açığa çıktı. Patlayıcı yüklü tırlarla ilgili dosyaya göre Ankara İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü tarafından uyuşturucu madde ve kaçakçılıkla mücadele kanunu kapsamında  29 kişiye ait 42 telefon numarası için Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nden önleyici dinleme kararı alınıyor. (2014/51, 2014/122. 2014/144 teknik takip numaralı kararlar) Uzman Çavuş G.M.'nin ifadesine göre 8 Ocak 2014 tarihinde AKOM Jandarma Çavuş M.Ö. önleme kap